Türkiye sağlık turizmi alanında atakta. Hedefe giden yoldaki basamaklar birbiri ardına inşa ediliyor. “Ülkeme olan borcumu hâlâ ödeyemedim” diyen Dr. Nihat Tanfer de bu alanda çalışma yürüten isimlerden biri. Bodrum’da sağlık turizmi odaklı yeni bir merkez kurmak üzere kolları sıvayan Tanfer, çok da iddialı konuşuyor: “Türkiye’nin geleceğini sağlık turizmi kurtaracak. 2023’te sağlık turizmi gelirimiz 24-25 milyar doları bulacaktır. Çünkü hem doktorlarımız çok başarılı hem de dünya ile mukayese edildiğinde Türkiye çok daha ucuz.”
Pandemi sonrası Türkiye’de “sağlık turizmi” tanımını daha sık duymaya başladık. Ülkemizin bu alandaki şansı ve avantajları ne sizce?
Sağlık turizmi ülke için çok önemli, ben şunu televizyon programlarında da hep söylüyorum, Türkiye’nin geleceğini kurtaracak.
Bu iddianın temelinde ne var?
Deniz ve güneş turizmi er ya da geç azalmak durumunda, çünkü dünya iklimsel olarak aşırı derecede ısınmaya devam ediyor. Sağlık ise her zaman ön planda kalacak. 10 senedir söylüyorum, 2023’te Türkiye’nin sağlık turizmi gelirleri 24-25 milyar doları bulacaktır.
İyi de onca ülke varken niye özellikle Türkiye’yi tercih etsinler?
Bir sürü sebebi var ama asıl önemlisi Türk doktorlarının liyakati ve başarısı; bu bir… İkincisi, Türkiye dünya ile mukayese ettiğiniz zaman çok daha ucuz. Hem de her türlü operasyonda. Yani kardiyovasküler cerrahiden tutun diş hekimliğine, organ nakline kadar.
Hangi ülkelerle kıyaslıyoruz Türkiye’yi peki?
Dünya ile mukayese ediyoruz ve zaten mukayese edebileceğiniz ülkeler de belli. Mesela Amerika ile mukayese edebiliriz kendimizi. Avrupa ile kıyasa gerek bile yok, çünkü tıp alanında özellikle kara Avrupa’sından çok daha iyiyiz.
ALMANYA’DAN BİLE İYİ MİYİZ; EVET…
Bu teze karşı çıkanlar olabilir.
Bunu ilk söylediğim zamanlar bana çok kızıyor, hatta alay ediyorlardı. “Ne yani Almanya’dan bile iyi miyiz” diye soruyorlardı. Evet iyiyiz. İngiltere’den fersah fersah iyiyiz. Fransa’yı hiç söylemiyorum bile. Sebebi de az önce belirttiğim gibi hem hekim kadromuz çok iyi hem de dünya ile mukayese ettiğinizde Türkiye yüzde 60 daha ucuz.
Bazı Avrupa ülkelerinde sigorta şirketlerinin sağlık sistemine etkisi çok fazla. Söz konusu şirketler hastaları yurtdışına kaçırmak istemeyecektir. Bu engel nasıl aşılacak?
Açıkçası o şirketlerle anlaşma şansımız yok, çünkü Avrupa Birliği’nde değiliz. Ama zaten sigorta şirketleri de her şeyi ödemiyor. Mesela diş hekimliğini ele alalım, implant kapsam dışı bırakılıyor. Estetik amaçlı diş yaptırırsanız, onu ödemiyor. Plastik cerrahi de aynı şekilde kapsam dışı. Sadece belli, sınırlı birtakım şeyleri ödüyorlar ki onları ödememek için de ellerinden geleni yapıyorlar. Biz yine de bu sigorta engeli nedeniyle Almanya-Essen’e geçtik. Orada ödeme kolaylığı tanıyan özel firmalar var çünkü. Essen’de bulunmamızın, oradaki kliniğin sebebi bu.
Essen projesi ne zaman hayata geçecek?
Biz hayata geçirmiştik de korona engelledi işte. Klinik açıldı ama biz gidemiyoruz.
Avrupa’da ameliyat için haftalarca sıra beklemek gerektiği söyleniyor.
Sadece ameliyat değil muayenede bile çok ciddi sıralar oluyor. Bugün İngiltere’de çok basit bir şey için randevu almak isteseniz yedi-sekiz ay bekletiyorlar.
Bunda pandeminin etkisi var.
İşte fark orada, Türkiye’de pandemi olmasına rağmen herkes çalışıyor.
Hastanenizde tüm birimler açık mı?
Diş hekimliği bölümünü çalıştırmadık ama hastane en başından beri açıktı.
Avrupa bizden daha mı titiz davrandı yani bu durumda?
Bakın, Türk milletinin karakteri, Türk milletinin genetik kodları farklıdır. Biz öyle çok ince eleyip sık dokuyan bir millet değiliz.
TÜRKLERİN GENETİK KODU FARKLI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ DAHA GÜÇLÜ
Nesi farklı?
Biz çok farklı virüslerle ve bakterilerle iç içe yaşayan bir milletiz. Onun için bağışıklık sistemimiz diğer ülkelere göre çok daha güçlü. Çocuklarımızı da Avrupalılar gibi yetiştirmiyoruz. Geçmişte Avrupa’ya özenen bir kesim vardı ama yanlış olduğunu anladılar.
Avrupalı nasıl yetiştiriyor?
Avrupa’da insanlar “Aman her şey steril olsun” çabasında. Halbuki bu, çocuğun bağışıklık sisteminin gelişmesini engelliyor. Bizde öyle değil.
Bunu hem köy hem de kent yaşamı olarak genellemek mümkün mü?
Evet. Köyünden kentine her yerde her türlü mikropla, bakteriyle, virüsle iç içe yaşarız. Bu sayede genetik kodlarımız çok daha dirençli. Pandemi ile mücadeledeki başarıda genetik kodlarımızın iyi olmasının da payı var.
“Eski toprak”ların bağışıklığı daha da mı güçlü acaba, ne dersiniz?
“Eski toprak”tan kasıt doğal beslenen, doğal yaşayanlar. Korona niye İstanbul’da daha fazla görüldü, çünkü buradaki yaşam şekli Avrupa’daki ile benzer. Anadolu’da bu ölçekte bir salgın görülmedi, çünkü insanlar oralarda hâlâ doğal besleniyor. Kendi diktiği sebze, meyveyi yiyor.
Hangi sağlık sorunu söz konusu olursa olsun, iş bağışıklıkta bitiyor…
Bakın benim inandığım bir tek şey var, bağışıklık sisteminiz kuvvetliyse korona ile muhatap olmanıza imkan yok. Bu virüs size gelse bile, ki gelebilir, bu çok doğaldır, bağışıklık sisteminiz kuvvetliyse virüsü yok eder veya bünyesinde tutar, aktif hale geçmesine mani olur. Ben pandemi başladığı günden itibaren her dakika dışarıdaydım, iş hayatımı devam ettirdim. Sadece üç şeye dikkat ettim, maske taktım, zaten ellerimi meslek gereği günde 30 kere yıkıyordum, bir de sosyal mesafeye dikkat ettim, kalabalıklara girmedim. Hepsi bu.
Hastane olarak ne tür önlemler aldınız?
Bir kere biz pandemi hastanesi ilan edilmedik. Çünkü üçüncü derece yoğun bakımımız yoktu. Olsaydı da her türlü hazırlığımız tamamdı. İlk gün hastaneyi tepeden tırnağa dezenfekte ettik. Zaten ben dezenfeksiyon ve sterilizasyon alanında yıllar önce çalışmaya başlamış adamım. O işin başında şimdi oğlum var, Gana’da yürütüyor işleri.
Ne işi bu tam olarak?
Dezenfeksiyon. Konteyner’ların dezenfeksiyonu, havalimanından gelen valizlerin dezenfeksiyonu… O işi tümüyle oğluma bıraktım. Yurtdışında okudu, bitirip işin başına geçti.
ÇAPA’DA İKİ KERE MUAYENEHANEM KURŞUNLANDI
Sizin branşınız diş hekimliği, değil mi?
Çene cerrahı ve diş hekimi… Okul bittikten sonra, 1975 yılında Çapa Cerrahi Kliniği’ne asistan olarak girdim. Sonra doktoramı yaptım. 80 İhtilali olduğunda ben Suudi Arabistan’daydım. 6 ay kadar Cidde’de kaldım.
Suudi Arabistan’da ne işiniz vardı?
80 öncesi çok kötü bir dönemdi. Çapa’da muayenehanem iki kere kurşunlandı, hem de ben içeride hasta bakarken.
Cidde dönüşü neler yaptınız?
Geldim, doktoramı verdim. Askerliğimi yaptım yedek subay olarak. Doçentliğimi aldığım dönemde YÖK kanunu çıktı. O kanun çıkınca dendi ki “Doçent olmak için ya Diyarbakır’a ya Erzurum’a gideceksin”. Çünkü kendi üniversitende olamıyorsun.
Kalkıp gittiniz mi?
Yok, oturup hesabımı yaptım. Üç gün sonra dedim ki “Ben o zaman istifa edeyim, doçentlik kariyerimi burada noktalayayım”…
Kararınızdan hiç pişmanlık duydunuz mu?
Hayır. Ondan sonra İtalya’ya gittim. Sene 1985. Dünyaca meşhur bir profesör vardı o zaman. Dünyada iki kişi implant yapıyordu, biri de o profesör. Adamın yanına gittim, beni bir güzel kovdu önce. Ertesi gün bir arkadaşımla tekrar çaldım kapısını. Bu kez dinledi. Beş sene kadar İtalya’da implant üzerine çalıştım. Sonra Türkiye’de bilimsel olarak implant yapmaya başladık.
BATI AFRİKA’DA CEP HASTANELERİ KURACAĞIZ
İstihdam için ne gibi projeleriniz var?
Türkiye’de farklı bir marka yaratmak ve bunu sadece öz sermaye ile yapmak istiyoruz. Yabancı sermaye olmayacak.
Bir Katarlı, Kuveytli veya bir Avrupalı yok. Diğer hastanelerde bunlar var, biz ise öz sermayemizle bu işleri yapıyoruz.
200’e yakın çalışan arkadaşımız var şu anda. Salgına rağmen sistemimizi devam ettiriyoruz. Sıradaki hedefimiz oğlumun çalıştığı Batı Afrika ülkelerinde 50’şer yataklı Tanfer hastaneleri kurmak. Bu cep hastaneleri ile Tanfer adını oralara da yaymak… Bir de Bodrum’da bir projemiz var esas. Türkbükü’nde bir yerimiz var, alımlarını bitirdik, orayı tamamen sağlık turizmine yönelik bir merkez haline getirmeye çalışıyoruz.
REHABİLİTASYONUN YENİ MERKEZİ BODRUM
Son yıllarda çok moda olan detoks ve zayıflama merkezleri gibi bir yer mi olacak?
Yok yok, hiç alakası yok. Tamamen rehabilitasyon üzerine. Birtakım ameliyatlardan sonra hastaların rehabilitasyon süreci vardır. Bypass olduysa mesela o hastanın en az 15 gün rehabilite edilmesi lazım. Bunu yapmadığınız zaman komplikasyonlar ortaya çıkar ki örnekleri var, burada adını zikretmeyelim.
Hayati operasyonlar mı söz konusu sadece?
Hayır, her türlü operasyon. Atıyorum liposuction yapıldı veya karın germe, göğüs estetiği, kalça protezi, bel kemiği ameliyatı… Her türlü cerrahi müdahale. Hastanın normalde operasyon sonrası sürekli hastaneye gidip gelmesi sıkıntılıdır, biz paket program içinde o rehabilitasyonu da üstleneceğiz.
Rehabilitasyon amaçlı kullanım için operasyonun da sizin merkezinizde yapılma şartı var mı?
Hayır. Almanya’da ameliyatını olabilir, sonra gelir bizde rehabilite olur mesela. İstiyorsa o arada dişini yaptırır, estetiğini yaptırır, saç ektirir.
Hem rehabilite, hem tıbbi müdahale hem de dinlence… Öyle anladım.
Tabii, kapalı yüzme havuzunda yüzecek, istiyorsa denize gidecek, yürüyüşünü yapacak.
BANA “ŞU SERVİSİ BİR TOPARLA” DİYEN ÖZAL’DI
En çok hangi ülkeden hasta başvuruyor size?
Ağırlıklı olarak Almanya’dan gelen var. Onun dışında Amerika, İngiltere, Avustralya, Fransa, Hollanda, Rusya, Körfez ülkeleri…
Birçok ünlü estetik amaçlı için çalıyordur kapınızı…
Evet ama biliyorsunuz hasta hakları diye bir şey var, onları deşifre etmem mümkün değil.
Belki saklamayıp kendi söyleyenler vardır…
International Hospital’dayken siyaset dünyasından çok kişi geliyordu. O dönem bana “Nihat, geç hastanenin diş servisine de şurayı toparla” diyen de rahmetli Özal’dı.
Turgut Özal da hastanızdı…
Tabii ki. Rahmetli Bülend Ulusu’dan tutun İsmail Cem’e. İsmail Cem sırf benim için Amerika’dan geliyordu. Radyoterapi gördüğü için “Başka kimseye elletmem” diyordu.
BU ÜLKEYE BORCUMU HÂLÂ ÖDEYEMEDİM
Sağlık turizmine odaklandığınızın farkındayım. Bundan sonrası için hedefleriniz ne?
Hedefimiz sağlık turizmi yapmak. Çünkü hâlâ bu ülkeye borcumu ödeyebildiğime inanmıyorum.
Neyin borcu?
Bu ülke bizi sıfır noktasından aldı, bu noktalara getirdi. Ben zengin bir aileden gelmiyorum. Babam doktordu. Hem çalıştım hem okudum. Ve bu ülke bizi aldı çok şükür bugünkü halimize getirdi. Şimdi ne kadar çok kişiyi bünyemde istihdam edebilirim, ne kadar çok kişinin yaşamını pozitif noktaya taşıyabilirim, onun mücadelesindeyim. İnanın bütün hedefim o.
Kaynak: hurriyet.com.tr